Bana sorarsan, sadece yaşamın biçimini değiştirir para. Sarayda veya gecekonduda olsun; ne fark eder? Yaşama anlamını veren, insandır bence. Ruhundan vazgeçmeye hazırsa insan, para kazanması kolaydır.

Ne gerekiyorsa onu yapmalıyım belki de... Nasılsa yapışkan bir is gibi, etrafındaki herkesin eline biraz bulaşıyor karanlık, öyle değil mi?

Artık herkes daha fazla para ve güç için yaşıyor. Yolsuzluklar, profesyonel aldatmacalar, neredeyse kölelik dönemlerini aratacak baskılar altında çalıştırılan insanlar, çalışanlarını korkunç mutsuzluklara, acılara, hatta tedavi edilemez depresyonlara sürükleyen kalpsiz yöneticiler... Sence de giderek daha karanlık olmuyor mu dünya?

Sen kimseye yenilmedin; çünkü dışarıda bir savaş yok. Nasıl ki ateş suyla savaşamazsa, karanlık da aydınlıkla savaşamaz. Her şey senin içindedir. Sen safını seçtiğinde, biri kazanıp diğeri kaybedecek. Sonucu, herkesin kendi seçimi belirleyecek!

Daha fazla güç, daha çok para için; rüşvet veren, vergi kaçıran, canım cicim diyerek birbirinin kuyusunu kazan, yüzlerinden çıkarmadıkları maskelerle yaşayan, sürekli yalan söylemekten artık doğruyla bağlarını yitirmiş insanlarla, ağzına kadar güvensizlikle, acımasızlıkla, apaçık kalpsizlikle dolu bir şeye sen iş hayatı mı diyorsun?

İyi bir aktör olacaksın; rol yapmayı, yalan söylemeyi, daha da önemlisi bunlara herkesi inandırmayı öğreneceksin… İşte buna politika derler. İş dünyasında zirveye çıkmak istiyorsan tırmanma ipin politika olacak.

Mesele iştahtadır” diye devam etti adam, “İştah ölçüsünü kaçırmazsan, para bile bir araç oluverir. Açlığına düşersen, ölümcül bir uyuşturucudan, mahveden bir lanetten farkı kalmaz. Oysa hiçbir zaman yaşam amacı olamaz para. Yaşam da zaten kimseyi para ile ödüllendirmez. Hiçbir ayrım yapmadan, nefes alan herkese, paradan çok daha değerli ödüller verir. Sen de aldığın bu ödüllerin farkına varmalısın.

Bana sorarsan, insan hayalleriyle yaşar ama yapmadıklarıyla ölür. Sen böyle yapma… Hayal etme, hareket et!

Biliyor musun evlat," dedi, "Tarihteki bütün kötülükler, kendince hayatı adil bulmayan birinin ne isterse yapabileceği güce erişmesiyle başlamıştır. Hâlbuki adaletsizliğinden şikâyet ettiği hayat kendisinin, değiştirmeye kalktığıysa tüm insanlığın hayatıdır.

Bunlar, hayatın açtığı yaralardır" demişti dedem. "Hayatta yaralanmak, nefes almak kadar sıradandır. Yaralar iyileşir ama izleri kalır. Bu nedenle, kırışıkların olmadan yaşlanamazsın.